6 Aralık 2007

Cocuklugum muuu ?

Birçok kesitini hatırlamadığım çocukluğum.
Nedenini ise, neden hatırlamadığımın, asla bilemediğim bir çocukluğum var. Hiçkimsenin aklına getiremeyeceği yaşlardaki anılar taze iken, ilkokul hayatımın çoğunun olmadığı bir çocukluk.

Annem ve babam, hem ilk çocuk olmamdan dolayı, hem de öğretmen olmalarından dolayı, benim isteklerimi gerçekleştirme konusunda bir o kadar hevesliyken, bir o kadar da titizlerdi. Her çocuk gibi hayvanları çok severdim.Ailemde kendi imkanları içinde, tüm çocukluğumda, hayvanlara bakmama izin verdiler. Kuzu istedim, eve kuzu geldi. Evet inanamayacaksınız ama, babam eve bir kuzu getirdi. Bir gece kalabildi ancak. Annem banyoda yıkarken onu, yaralı olduğunu farketti. Bütün gece meledi kuzum ve babam geri götürmek zorunda kaldı.
Çiftlik hayvanlarından başlayınca, civciv isterim dedim. 5 tane civiciv eve geldi. Tabi küçük olduklarında çok güzeller.Kendi kutularında yaşıyorlar. Ara sırada, onları dışarı çıkarıyorum ve ev içinde gezinti yapıyorlardı.
Yine onları gezintiye çıkardığım günlerden birgün, kardeşim “ ki o bir yaşında ve onbeş kilo ağırlığında bir azman” üstelik yürümeye yeni başlamış bir canavar, hızını alamayıp, benim civcivlerimden birinin üstüne bastı ve öldürdü. Evde yas ilan etmiştim. Kardeş konusunda zaten kıskançlık vardı. Daha bir sinir olup, çok üzülmüştüm.
Gel zaman git zaman o sevgili civcivlerim büyüdü. Hepsini tavuk diye almıştık ama herkese olduğu gibi bizede tüm civcivler horoz çıkmışlardı. O zamanlarda anlamalıydım, horoz seçmek ve bulmak kolay, tavuk bulmak zor diye …
Hepsi büyüyünce, onları aşağıdaki kömürlüğe aldık. Hepsi küçük horozlardı. Hergün onları düzenli besliyor ve sevgiyle onlarla konuşuyordum.
Yalnız bir sorunum vardı. Hemde bence çok büyük bir sorun, benim horozlarım ötmüyordu. Bunu arkadaşlarımla paylaştım. Bazıları çok şaşırdı, bazı bilgili yani bilmiş arkadaşlarımda bana güzel tavsiyelerde bulundular.
Bende her arkadaşına inanan çocuk gibi, o tavsiyeleri uyguladım. Tavsiye aynen şöyle idi; Sabah erken kalkıp kümese gidip ( bu bizim kömürlüktü ), horozlara ötmesini öğretecektim. Onlar ötmeyi bilmezler. Kendileri gibi yanında bir büyükleri olmadığı için, nerden bileceklerdi ötmesini değil mi ?
Sen onların ailesi olduğuna göre, sen öğretecektin bunu onlara dediler. Bende, her sabah, bir hafta boyunca kümese gidip, öttüm durdum, öttüm durdum ve konustum onlarla. Nasıl yapılacağını detaylı detaylı anlattım.
Evettttt ….
Bir hafta sonunda ötüyorlardı ama pek horoza benzemiyorlardı. Ben ise amacıma ulaşmıştım. O zaman , bana bunun bir içgüdü olduğu öğretilene kadar, kendimle gurur duydum. Çocukluğun saflığı ve temizliği ile öğretide bulunmuştum.
O çoçukluk zamanlarınızda korkusuzca herkese inanıyorsunuz. Ve bu hayatınızın bir parçası haline gelebiliyor.
Çocukluktan kurtulamamışlar, hala herkese inanmaya devam ediyorlar…

Hiç yorum yok: